Sapık filmi, sinema tarihinde modern korku türünün öncülerinden kabul edilen ve ünlü sahneleriyle ikonikleşen bir psikolojik gerilim filmidir. Bu yazımızda, Sapık filminin konusunu ve filmi inceleyeceğiz.
Sapık (Psycho) Filminin Genel Bilgileri
- Yönetmen: Alfred Hitchcock
- Senaryo: Joseph Stefano (Robert Bloch’un aynı isimli romanından uyarlanmıştır.)
- Oyuncular: Anthony Perkins, Janet Leigh, Vera Miles, John Gavin
- Çıkış Yılı: 1960
- Tür: Psikolojik gerilim, korku
Sapık Filminin Konusu
Sapık filminin konusu (Psycho), karakterimiz Marion Crane adlı bir kadının çalıştığı emlak ofisinden 40.000 dolar çalmasıyla filme girişimizi yapıyoruz. Marion Crane’in sevgilisi olan Sam’in çektiği parasal sıkıntılar ve Sam ile yeni bir hayat kurmak için şehirden kaçmasıyla film devam eder. Uzun bir yolculuğun ardından fırtınalı bir havada eski ana yolun orada bir motel bulur. Motel, Norman Bates adlı genç bir adam tarafından yürütülmektedir. Motelin işleticisi olan genç Norman Bates, fazlasıyla içine kapanık, iletişim kurmakta ara sıra zorlanan ve tuhaf bir kişiliğe sahiptir ve motelde Marion Crane’ye ilgi gösterir.
Dikkat! Konunun devamında bazı sürprizbozanlar yer alıyor ve filmi izlemediyseniz aşağıya kesinlikle okumanızı tavsiye etmiyorum.
Tam da bu noktada film, şaşırtıcı bir ters köşe yer alıyor ve Sapık filminin gerçek konusuna giriş yapıyoruz. Karakterimiz Marion, meşhur duş sahnesinde gizemli bir saldırgan tarafından öldürülür. İzleyiciler bu noktaya kadar hikayenin Marion’a odaklanacağını düşünürken, filmimiz, merkezine Norman Bates ve onun anne figürünü devreye alır. Norman’ın annesiyle olan ilişkisi, filmin en korkutucu ve karmaşık olaylarından biri haline gelir. Marion’un kardeşi ve sevgilisi, onu aramaya başladıklarında korkunç bir gerçeği açığa çıkarırlar: Norman Bates’in psikolojik sorunları, onun kişiliğiyle annesi arasındaki sınırları tamamen karmakarışık hale getirmiştir.
Sapık Filmi İnceleme
Evet, gelgelelim Psycho filminin incelemesine. Film, benim için çok özel bir yere sahip çünkü psikolojik gerilim filmlerini çok severim. Psycho filmi sadece Alfred Hitchcock’un başyapıtlarından biri değil ayrıca modern korku-geriliminin öncüsü de olmuştur. Alfred Hitchcock’un izleyiciyi ustalıkla manipüle ettiği, gerilim ve psikolojik korkuyu en ince ayrıntısına kadar işlediği bir başyapıt. Hitchcock, izleyiciyi adeta bir oyun gibi farklı farklı beklentiler içine sokarak sürükleyici bir hikaye anlatıyor. Şimdi filmdeki bazı önemli noktalara ve ince detaylara birlikte bakalım.
Norman Bates ve Annesi
Norman Bates karakteri, “Sapık” filminin kalbidir. Hitchcock, Norman’ı ilk başta oldukça sevimli, içine kapanık ve biraz garip ama zararsız biri olarak tanıtır. Anthony Perkins’in de oyunculuğu sayesinde, Norman’la empati kurmamız neredeyse kaçınılmazdır. Motel sahibi olarak sıkışmış bir yaşam süren, anne baskısıyla ezilmiş bir karakter izlenimi verir. Ama film ilerledikçe Norman’ın derinlerinde çok daha karanlık bir şey olduğunu fark ediyoruz.
Norman’ın annesiyle olan ilişkisi, filmin psikolojik boyutunu oluşturur. Olaylar açığa çıkana kadar annesinin kontrolündeki zayıf bir genç adam olarak görürüz onu. Ancak gerçek ortaya çıktığında, Hitchcock bir kez daha seyirciyi şaşırtır: Norman’ın annesi aslında yıllar önce ölmüştür ve Norman, kişilik bölünmesi (disosiyatif kimlik bozukluğu) nedeniyle annesinin kişiliğini kendi benliğine katmıştır. Bu saplantı ve kimlik çatışması, filmin temel psikolojik unsuru haline gelir.
Marion’un Araba Sürme Sahnesi
Yazıyı en çok hoşuma giden sahnelerden biriyle devam etmek istiyorum. Bu da karakterimiz Crane’in araba sürme sahnesi. Marion Crane’in arabada sürerken yaşadığı anlar, izleyiciyi sürekli bir tedirginlik içinde tutar. Marion, 40.000 doları çaldıktan sonra arabasıyla kaçarken bir yandan korkusu ve pişmanlığı, bir yandan da içindeki paranoyası büyümeye başlar. Bu sahnelerde, Marion’un kafasında dönüp duran düşünceleri biz de duyarız: Patronunun ve müşterinin onu fark ettiğini düşündüğü sahneler, polis tarafından takip edilme korkusu… Hitchcock, bu sahnede oldukça akıllıca bir gerilim kurar, ancak aslında hiçbir şey olmaz.
İşte bu, Hitchcock’un izleyiciyi gerilim içinde tutma becerisini en iyi gösteren anlardan biridir. Sanki bir şey olacakmış gibi hissederiz. Kalbimiz Marion’la birlikte hızlanır, yolda durdurulacak mı, yakalanacak mı diye düşünürüz, ama aslında bu sahne Marion’un zihnindeki paranoyayı yansıtmaktan başka bir şey yapmaz. Bu sahnede gerilimin yükselmesi, izleyiciyi daha da savunmasız kılar çünkü film boyunca ne zaman gerçekten tehlikenin geleceğini tahmin etmek zorlaşır.
Marion’un Ölümü
Filmin en ünlü sahnelerinden biri olan duş sahnesinde Marion’un aniden öldürülmesi, izleyiciyi şok eden bir başka Hitchcock numarasıdır. Film, ilk başlarda Marion’un hikayesini izlediğimiz bir suç kaçış öyküsü gibi başlar. Ancak Marion’un duşta bıçaklanarak öldürülmesiyle film bir anda yön değiştirir. Hitchcock, baş karakterini filmin ortasında öldürerek izleyici beklentisini tamamen altüst eder. Bu radikal değişiklik, filmin ne kadar tahmin edilemez olduğunu gösterir ve gerilimi başka bir boyuta taşır.
Bu sahnenin, sinema tarihine geçen ve birçok filme ilham veren yönü ise sadece cinayet değil, cinayetin işleniş biçimidir. Kamera açıları, montaj, Bernard Herrmann’ın yaylı enstrümanlarıyla yaratılan korkutucu müzik, şiddet unsurlarını görsel olarak çok fazla göstermeden dehşet duygusunu maksimum düzeyde hissettirir. İzleyiciler olarak Marion’un çalınan parayı geri ödeyip hikayenin devam edeceğini düşünürken bir anda bu korkunç cinayetle ters köşeye uğruyoruz. Bu çok beklenmedik andır.
Sapık Filminin Sonu
Filmin sonunda Norman Bates yine cinayet işleyecekken Marion’un sevgilisi Sam onu durdurur ve etkisiz hale getirilip yakalanır. Fakat Norman Bates’e göre aslında tam olarak yakalanmamıştır. Norman Bates’in içindeki kendi kişiliği yakalanmış ve vücudun kontrolü artık tamamen anne figürüne geçmiştir. Akıllara kazınan bu sonda, Norman Bates’in içindeki psikolojik durum da biz izleyicilere açıklanmış olur.